7 Ocak 2014 Salı

Yargıtay: Rekabet Yasağı Davalarında Görevli Ticaret Mahkemeleridir!

Somut olayda davacı taraf, davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi sebebiyle cezai şart istemekte olup, rekabet yasağının iş sözleşmesinin bitiminden sonraki bir tarihte ihlal edilmesi iş mahkemelerini görevli olmaktan çıkarmaktadır. Ayrıca rekabet yasağının belirlenmesinde ticari sırrın ne olduğu uzman mahkemelerce değerlendirilmesi gereken ve piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesiyle kanun koyucu çok açık bir şekilde 818 sayılı Kanun'un 348. maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardandır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.02.2012 Tarih 2011/11-781 Esas- 2012/109 Karar sayılı ilamında da hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise, açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. (E.2012/9107,K.2013/28992,T. 12.11.2013)

Değerlendirme: Yargıtayın bu kararı Yeni Borçlar Kanunu ile birlikte dile getirdiğimiz "sert" eleştirileri bir kere daha haklı çıkarıyor. İş Hukuku ile ilgili konuların son derece hatalı bir biçimde Borçlar Kanunu içine alınmasının sonucu bu! Ticaret Mahkemesi nasıl bir mantık ile doğrudan bir iş hukuku uyuşmazlığına bakacak ve inceleyecek? Durumun işçi aleyhine olacağı son derece açık. Esasen sorun 4857 sayılı Kanunun iş hukuku ile ilgili bir çok konuyu düzenlememiş olmasından kaynaklanıyor. Kanunkoyucu 1475 sayılı Kanun üzerine modeli oturtmuş. Oysa, doğru olan, çağdaş olan işçi ve işverenin karşılıklı borçları da dahil olmak üzere bütünlük içinde bir kanun yapmaktı. Basın ve Deniz İş Kanunu ayırımına da son vermek, bu çalışanlar için gerekli olan noktalarda ek ve istisna hükümleri ile düzenleme yapmaktı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder