21 Temmuz 2015 Salı

Şüphe Feshi: Samimi arkadaşın yaptığı yolsuzluğa sessiz kalmak fesih nedeni olur.

Yargıtay 7. HD'nin 30.04.2014 tarihli kararı, Yargıtayın diğer dairelerinde de ifadesini bulan "şüphe feshi" nin uygulaması niteliğinde görünüyor. (Esas No. 2014/2211 Karar No. 2014/9720).

Yüksek Mahkemeye göre, "...Somut olayda davacının iş sözleşmesi, davacı ile aynı bölümde çalışan ve davacının samimi arkadaşı olduğu iddia edilen TS isimli çalışanın yapmış olduğu yolsuzluğun ortaya çıkması üzerine davalı şirketin Disiplin Kurulunca yapılan soruşturma sonucu alman Disiplin Kurulu kararı gereği ve size karşı duyulan güvensizlik nedeniyle 4857 sayılı Kanunun 18. maddesi hükümleri gereğince" gerekçesi ile feshedilmiştir. Bu konuda davacının savunması da alınmıştır. Gerçekten aynı işyerinde çalışıp da dosyada bulunan belgelere yansıyan boyutta bir yolsuzluk vakıasından, gerek yolsuzluk zanlısı şahısla olan yakınlığı gerekse işyerindeki görevi ve pozisyonu göz önüne alındığında, davacının haberdar olmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle işverenin işçiye olan güveninin sarsıldığı açıktır. Buna bağlı olarak da iş sözleşmesi usulüne uygun olarak geçerli nedenle feshedildiği anlaşılmakla, işe iade talebinin reddine karar vermek gerekirken kabulü hatalı olmuştur".
 
Kararda yolsuzluğa kayıtsız kalmak gibi bir durumun söz konusu olduğu anlaşılıyor. Somut olarak çalışanın bildiği konusunda bir kanıt olmamakla birlikte, pozisyon, görev, yakınlık gibi ölçütler bu konuda bir fiili karine yaratmakta kullanılmış. bu ölçütlerin uygulanmasıyla ortaya çıkan "bilecek durumda olma" olgusu, çalışanı olayda "şüpheli" konuma itiyor.
 
Kararın, özellikle yönetici eğitimlerinde sadece yolsuzluk yapmanın değil, buna kayıtsız kalmanın da olumsuz sonuçlar doğuracağı noktasında yapılacak vurguyu desteklediğini söyleyebiliriz.


14 Temmuz 2015 Salı

Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Bitiminde Kıdem Tazminatı Olmaz: Yargıtay HGK


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
30.05.2014, E. 2014/22-391,  K. 2014/710

 
Hukuk Genel Kurulu 18.09.1996 gün ve 1996/9-489 E 1996/594 K. sayılı kararında; "belirli süreli iş sözleşmelerinde sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi durumunda kıdem tazminatının hüküm altına alınması doğru değildir. Çünkü böyle bir durumda sözleşme sürenin bitimi ile sona ermektedir ki, bu fesih şekli kıdem tazminatına hak kazandıran hallerden değildir." ve yine 27.01.1993 gün ve 1992/9-647 E 1993/14 K. sayılı kararında da; "bir hizmet akdine dayalı olarak çalışan işçi, iş akdini haklı sebeple feshetmesi halinde işyerinde çalışması karşılığı olan kıdem tazminatını alabilir. Bunun için iş akdinin belirli ya da belirsiz süreli olmasının sonuca etkisi yoktur" şeklindeki açıklama ile aynı ilkeyi benimsemiştir.

Somut olayda, işe iade davasında verilen karar ile davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı hususu kesinleşmiş olup davacının iş sözleşmesinde süre, işin bitimi olarak kararlaştırılmış ve sendika temsilcilerinin de imzası bulunan tutanak ile işin bitimi ve iş bitimi ile davacının da içlerinde bulunduğu işçilerin iş akdinin sona erdiği hususu imza altına alınmıştır. Kaynak montaj işi biten bölümlerin işveren ve işyerindeki yetkili sendika temsilcileri ile birlikte tespit edildiği, bu tutanağın işin bitimi nedeniyle sözleşmenin feshini değil, işin bitimi nedeniyle sözleşme süresinin bitimini bildirmeyi amaçladığı açıktır. Bu durumda davacının iş akdi sözleşmenin bitimi için öngörülen “İşin bitimi” ile kendiliğinden sona erdiğinden, kıdem tazminatına hükmedilmesi isabetsizdir.

13 Temmuz 2015 Pazartesi

ÇALIŞANIN İŞ ARAMA İZİNLERİ NASIL UYGULANMALI ?


 Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 05.02.2014 tarihli (Esas No. 2011/53724 Karar No. 2014/3398) kararı iş arama izinleri konusunu tüm yönleriyle açıklığa kavuşturmuştur ( Çalışma ve Toplum, 2014/4, Yargıtay kararları eki). Bilindiği üzere, 4857 sayılı İş Kanununun 27. maddesinde, “Bildirim süreleri içinde işveren, işçiye yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini iş saatleri içinde ve ücret kesintisi yapmadan vermeye mecburdur. İş arama izninin süresi günde iki saatten az olamaz ve işçi isterse iş arama izin saatlerini birleştirerek toplu kullanabilir. Ancak iş arama iznini toplu kullanmak isteyen işçi, bunu işten ayrılacağı günden evvelki günlere rastlatmak ve bu durumu işverene bildirmek zorundadır. İşveren yeni iş arama iznini vermez veya eksik kullandırırsa o süreye ilişkin ücret işçiye ödenir. İşveren, iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırır ise işçinin izin kullanarak bir çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten, çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı öder” şeklinde kurala yer verilmiştir.

Yargıtayın da ifade ettiği üzere;

1.   Yeni iş arama izni, bildirim süresi tanınarak yapılan fesihlerde söz konusu olur. İşverence Kanunun 25. maddesine dayanılarak yapılan fesihlerde böyle bir yükümlülük olmadığı gibi, belirsiz süreli iş sözleşmesinin bildirim süresi tanınmaksızın derhal fesihte ya da bildirim sürelerine ait ücretin veya ihbar tazminatının peşin ödendiği hallerde yeni iş arama izni verilmesi gerekmez.

2.   Bildirim önelleri içinde işçiye verilmesi gereken iş arama izni kamu düzenini ilgilendirmektedir. İşverenin bu yükümünü azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran sözleşme hükümleri geçersizdir. İşçinin, bildirim süresi tanımak suretiyle fesih yoluna gitmesi halinde de, işverence yeni iş arama izni verilmesi gerekir. Gerçekten Yasada sadece bildirim süresinden söz edilmiş, bu süreyi işçinin ya da işverenin tanımış olması arasında ayrım yapılmamıştır. İşçinin ihbar öneli tanımak suretiyle feshinden sonra da iş arama ihtiyacı devam edebilecektir. Hatta işçi bu arada yeni bir iş bulmuş olsa dahi, iş arama ihtiyacı devam eder. Çünkü iş arama iznini değerlendirerek daha iyi bir iş bulma imkânına kavuşabilecektir.

3.   Kanunda yeni iş arama süresinin günde iki saatten az olamayacağı kurala bağlanmıştır. Bu süre asgarî olup, işverence daha fazla verilmesi mümkün olduğu gibi, sözleşme ile daha fazla iş arama süresi kararlaştırılabilecektir.

4.   Yeni iş arama süresi en az 4857 sayılı Kanunun 17’nci maddesinde sözü edilen bildirim gün sayısına göre belirlenir. Bu konuda sözleşme ile arttırılmış öneller de dikkate alınır.

ÖRNEK: Buna göre Toplu İş Sözleşmesinde, 3 yıldan fazla kıdemi olan işçinin ihbar süresi 12 hafta olarak belirlenmiş ise, 12 haftalık süre için iş arama izni hesaplanacaktır.

5.   İşçinin toplu olarak kullanmayı istemesi halinde toplam saat sayısının bir iş günündeki çalışılan saate bölünmesi gerekir. İşçinin çalıştırılmadığı hafta tatili ile bayram ve genel tatil günleri için yeni iş arama izni verilmesi gerekmez.

ÖRNEK: Haftada 6 gün, günde 7,5 saat çalışılan bir işyerinde 3 yıldan fazla kıdemi olan bir çalışanın 1 Nisan 2015 tarihinde fesih bildiriminde bulunduğunu varsayalım. 23 Nisan ve 19 Mayıs 2015 (hafta içine denk gelmektedir) ile 8 Pazar günü tatili çıkardığımızda, (56-8-2=46) gün bulunacaktır. İşçinin iş arama izni ise, 92 saat (46 gün x 2 saat) olarak hesaplanacaktır. Toplu kullanım söz konusu olduğunda, (92 saat /7.5 saat) formülüne göre iş arama izninin kaç güne tekabül ettiği bulunacaktır.

6.   Yasanın 27’nci maddesine göre, yeni iş arama izni vermeyen veya eksik kullandıran işveren, o süreye ait ücreti işçiye ödemekle yükümlüdür. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında, işveren yeni iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırırsa, işçinin çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı ödemesi gerektiği kuralı getirilmiştir. İşçinin çalıştırılmadığı bayram, genel tatil ve hafta tatili günleri için yeni iş arama izin ücreti hesaplanamaz (9. HD. 23.8.2008 gün 2008/30958 E, 2008/24254 K.).

7.   İş arama izninin kullanılma zamanını işveren belirler. İşçinin kendiliğinden bu izni kullandığını belirterek ayrılması doğru değildir. Zira ihbar öneli içinde iş görme borcu eksiksiz devam etmektedir.

NOT: İşverenlerin iş arama izinlerinin ne şekilde kullanıldığını gösteren belge almaları (imzalı), bunun kanıtlanması açısından isabetli görünmektedir.

8.   İşçiye bildirim süresi içinde yeni iş arama izninin kullandırılmamış olması, tanınan ihbar önelinin geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz (Yargıtay 9.HD. 1.12.2009 gün 2008/11880 E, 2009/32502 K).